17 Mart 2010 Çarşamba

fakin gözlük


acayip ilaçlar kullandığımdan(çok hasta değilim,normal hastayım)dudak olsun,göz olsun bi kuruma durumuna maruz kalıyorum.lan gözler oldu 6 numero iyice zayi etmiyelim diye gideyim gözlük alayım dedim,evde filan takarım.6 numero cam naaah bu kalınlıkta bişi oluyo bari az inceltilmiş alayım dedim ona rağmen çok sağlam bişi oldu gözlük.
yeni gözlük almanın heyecanı vardı üstümde,aney gitti aldı getirdi gözlüğü ama korkularımda var tabi.3 seneye yakındır lens kullanıyorum,gözlüğünde nası bişey olduğunu 7 yılllık tecrübeyle lensten çok daha kıdemli şekilde biliyorum.olsun olum evde takıcam ki diye korkularıma göğüs bile gerdim.takınca şok yaşama ihtimalimide göz ardı edemedim ama.
büyük cesareti gösterip gıcır gıcır gösteren lenslerimi çıkartıp,gözlüğü bi çırpıda olmasada taktım kafaya.hani dünya yuvarlak bombeliya,normali öyle,benim dünya tsubasanın akula vuruşunundaki top gibi oldu.lan flat ekran bildiğin o eski 90ların bilgisayar ekranları gibi oldu.başım ağriee şu an malaş gözlükten dolayı.babamlar bile atara geldi bu nası iştir,gözlük böyle olmamalı,etik değil,kahrolsun emperyalizm diye.evde lightsaber olsa hemen yapıcığidik amelyatı,yaza düşünüyoruz artık.lenstende gayet menundum ama aparatlar olmadan yaşayabilmem lazım.sonuçta önümüz nükleer savaş,nerden buluyum lensi mensi postapokaliptik ortamlarda.

15 Mart 2010 Pazartesi

teknoloji dağcıları vuracak gibi


şimdi bu teleportasyonizm olayı çıkınca en çok bu dağcıları vuracak gibi.en çıkılmadık yere hooop diye çıkıcaklar,olay oyunda 'god' yazıp oynamaya benziyecek.hiç kıymeti kalmıyacak,çıkın keyfi varken.

13 Mart 2010 Cumartesi

paylaştıkça büyüyor


böyle torrentte bu ara hiç moda olmayan bişi indiriyorum ya,%100 olunca hemen kaldırmıyorum upload ediyorum,sonra benden çekenlerin ülke bayraklarına filan bakıyorum.ingiliz ipnelere hiç paylaşasım gelmiyo.
neyse sonra aaa türk var lan diyorum,mesene versede;olum bu dizi şöyle canlı,bu film acayip bişi diye konuşasım geliyo.torrente bu olay eklense iyi gibi bence.tanışmak istiyorum benden 'Lars Von Trier's Riget'i çeken dayıyla.dayı bana ulaş bi gugıla yazarsında çıkarsam.

6 Mart 2010 Cumartesi

sılemdankkontestinbahçeli


yine kerim,canan,sümeyye vb. gibi insanların kendilerine vladimir,natalie,caroline gibi isimlerle hitap edilmesini arzuladığı bir gündü.biz ise,ahmetle içtiğimiz biraları yanlış hesapladığımızdan abo 10 lira soktular lan şamanda diye birbirimizi yiyorduk.sonradan eksik saydığımızı anladığımızda ki sevincimiz,angelina diye seslenilen hilalin sevincinden daha büyük oldu.
kısa bi otobüs yolculuğundan sonra bahçeli mekanına vardık.kendimizi buraya hiç ait hissetmiyorduk.yanımızdan 5 erkek dolusu dıps dıps dıps diye arabaların geçmesi bizi hiç şaşırtmadı.kalabalığı saçın ortadan ayırır gibi ayırarak huzura kavuşmaya çabalıyorduk.görev noktamıza ulaşmaya çok az bi yolumuz kalmıştı ki,biraz uzun gibi ama deysen deyilecek uzunluktaki tabelayı gördük.bir anda bütün o dışlanmışlığımızı yanlızlığımızı unutup "ekere sen deyemen la buna!"dedim ahmete(bilmiyorum belki dememişimdir ama ahmet acayip gaza geldi deyicem diye).uzun bacaklarıyla hiçte estetik olmayan bir sıçrayış gerçekleştirdi,tam yenilgiyi kabullendiğim anda tabelayı ıskalıyarak yere iniş yaptı."ahah deyemedi ahah" diye güldüm yüzüne karşı,"olum deyiyodum lan çok az kalmıştı" diyerek tekrar sıçrayışını gerçekleştirdi.ama oda karavana,iyice azimlenen ahmet seri seri zıplayarak başarısız denemelerini tekrarladı."çekil la" diye sahneye attım kendimi ve bir sıçrayışta pin sesini çıkarttım tabeladan.hemen ağlamalar başladı "olum benim montum ağır ki,tut şunu" diye montuna seyirterek çıkarttı."olum benimkide 2 kilo lan"diye hemen misilleme yaptım bende,yok diye inkar etti.sonra bir sıçrayış daha gerçekleştirip deymeyi başardı,sevinç nidasını hatırlıyamadım şimdi ama bende "al la bak benim mont valla 2 kilo" diye montu uzattım ahmete.gerçekten şaşırması görülmeye değerdi."olum harbi 2 kiloymuş" gibi bi kabulleniş cümlesi kurdu."eheh tabi olüm"dedim bende.
sonra böyle güzel bir sılemdankkontestin ardından montları değişerek evin yoluna koyulduk.biz ayrılırken yağmur yağıyordu.

13 Şubat 2010 Cumartesi

macera mı arıyorsunuz?wow ekantı satın-alın kendinize can verin



telefonun çalmasıyla güne hızlı bir giriş yaptım.hiç bilmediğim bir numero arıyordu(aslında biliyormuşum sonradan fark ettim,dün uyurken gene aramıştı bu bende telefonu yorgan yastık karışımıyla boğmuşum).alo dedim kibar efendide wow ekantıyla ilgili aramıştım dünde aradımda ulaşamadım filan dedi.hee evet filan diye onayladım,150 lira demişsiniz dedi,evet dedim gene ben,hala ne uyku var,az indirim olur mu dedi kafa çalışmıyo uykudan bastım indirimi 130 a olur dedim hemen anlaştık.dedi ben bi arkadaşı arıycam 5 dakkaya dönerim sana iyi günler.

tam bir kibar bundan zararda gelmez eheh kurtulucam kolpa wowdan dedim.eli yüzü yıkadım o arada evde bi heyecan bi husumet,babam geliyo capon var mı diyo,yok uhu var oluyo mu uhu,caponlar zaten şerefsiz diyorum filan.aneyin mutfak termineytörü bozulmuş ona yedek parça takılıyolarmış meyersem.heyecandan ekantı unutturdular bana ev hayatına ayak uydurdum.çiş yaparken annem tuvaletin kapıdan telefonu sokuşturdu,aldım hem işiyorum hem esnaf kafasıyla düşünüyorum konuşuyorum elemanla.iyi bugün halledelim filan dedik,ben yeni uyandım dedim(saat ikibuçuk)5te filan buluşalım dedim.tamam dedi oda.sonra benle ticarete doyamamış saat içinde bi indirim istedi:arkadaşa 5 geç oluyomuş 4e oluyo mu? dedi.iyi hızlı gelirim dedim.
artık plan belliydi,hemen hazırlıklara başladım.aneyin yaptığı sarmadan yedim azım datlandı.çıktım yola,enaa ego yok diye bi adrenalin patlaması yaşadım,sonra paralıya binerim la eki eki dedim.bindim gidiyorum yollar uzun eryaman lezzetli eryamanı çıkana kadar izliyim dedim sağı solu,bi bırakmadılar habire biri biniyo iniyo bağırıyo millikütpaneden geçer mi diyo,ön koltuk boşalıyo,annesiyle otobüse binmiş gitarlı ergen kızın arasında husumet çıkıyo bu ön koltuktan.anne diyo otur ergen tabi zıtlaşacak yok oturmucam diyo,gitarda arkadan onu onaylarmışçasına sapını sallıyor.sonra baya gittik eleman telefonla uyandırdığından uykum var gibi oldu böyle hem bakıyom hem uyuyom.sonra arkamdaki iki kankadan benim arkamda oturanı saçıma hapşurdu.acayip dertlendim la daha yeni yıkandıydım diye elini azına örtsene ırsbıçocuo diye.sonra bi dinliyim ne diyolar dedim böyle acayip acayip konuşuyolar sonra uyku iyice açılınca bir şeyi fark ettim.tekini sesi ermanı andırıyodu,konuşmasıda andırıyo böyle ama.işte diyo arkadaşına ben nası kilo verdim biliyon mu ankamolden işte kızılaya orda kuğuluya filan bişiler yürüdüm diyo.niye yürüdüm biliyon mu dedi böyle iyice gizem olsun iyice frp olsun(gm aklı),arkadaşı malsında ondan yürüyon dedi.ahahahah valla o vakit gülemedim şimdi rahatımla güleyim(erman bunlar bugünkü tartışmamızdan önce olan şeyler sonra vay efendim bana atar yapmış ondan yazmış filan deme).sonra bu ermansı elemana mal diyen yani kafama hapşıran olum bu armada varya onu gemi gibi yapmışlar la biliyon mu dedi(bu aradada yanıma kadın oturmuş fark edince panikledim).ermansı bi inanmadı öbürünün şehir efsanesi cahili olduğunu filan düşündü,velhelamlikentırop armada yaklaştık başladı büyük heyecan.hapşıran diyo bak şimdi fark edersin bak bak,öbürsüde bakıyodur heralde arkaya dönemedim ne yazıkki baayan rahatsız olmasın diye.böyle yaklaştıkça hapşıran bakbakları sıklaştırıyo,öbürüde bilim adamı gibi inceleyip yok ya değil diyo böyle sonra indiler orda.sonrasını bilemedim.
sonra baayan yanı yerimin tadını çıkarayım dedim.sonra oda baydı wow sidilerine parmak tıklatır oldum.tık tık tık vuruyorum tıkkıdı tık tık tık tık vuruyorum çeşit çeşit dıram sololar atıyorum baayanda önündeki koltuğa tıklatmaya başladı parmağı aracılığı ile.abo ekşına gel dedim başladı bir yarış ben viret of dı liç kingden başlayıp klasik wow a kadar gezidriyorum parmakları farklı ecolar alıyorum oda yapıyo bişiler kendimi çok kaptırmışım müziğe oralara dikkat edemedim.sonra bi huylandım kadından kesin çirkindir la diye.bıraktım müziği zaten kızılaya az bişi kalmıştı,bilen bilir şu kızılaya çıkan alt geçit mi neyse o yoldayız trafikte var ama.arada lamba seyreliyo kararıyo minibüs otobüs.bu kararma anlarından birinde baayan ön koltuğa bi yumruğumsu yerleştirdi.kadın misilleme mi yapıyor,epilepsi nöbeti mi geçiriyor anlıyamadığımdan soğuk terli 2 dakika geçirdim.
neyse yol bitti kızılayın çılgın ortamındayım.kuruyemişçiden çıtır çerez almış onları yiyen askerler mi olsun,üst geçite tapan imolar mı olsun normal kızılay lan işte.çocuğu arıyım dedim,saatimden az erken ulaşmıştım.arıyorum meşgul bi daha gene meşgul bi daha gene meşgul korkular sardı içimi la boşuna mı geldim taa kızılaya evdeki parti ortamını bırakıp diye.dostun önüne gidiyim bari herkes orda bekliyo arada belli olmam bari dedim, oraya varınca bir daha aradım.çaldı telefon bi rahatlama sonra bi kadın açtı telefonu of çok acayip bi panik kapladı.yea beni birisi aramıştı bu numaradan wow ekantıyla ilgili dedim kadın ne bilicekse wow ekantı.mal orkun mal orkun seslerini duyar gibiydim ki,evet benim oğlum aradı yavrum dedi serin sularda kaldım.haa tamam teyze yanlız ona bi haber verebilir misiniz ben kızılaya geldim onu bekliyorum dedim tamam dedi kral teyze.sonra kibar wow ekantı alıcısı aradı.çatlak diye internet kafenin oralarda bi yerde buluşucaz diye kararlaştırdık büfenin yanında bekliyolarmış.
gittim büfenin oraya çocuğun teki tanıdık gibi çıktı,rtk dan tanıdık tipi.telefonda iyi günler siz biz diyen adam biz rtk da büyüdük la oldu,iyide oldu.neyse tanışmalar gülüşmeler gidilen kafenin sahibiyle çeşitli şakalaşmalar ortam ısındı hemen.girdik kafede oturduk bi bilgisayara yanda capon mu koreli mi bebeler dota oynuyo manita bile getirmişler bide hararetli bağırıyo bağıra konuşuyo şerefsizin çocukları acayip dayak atasım geldi kafedeki iki askerle beraber.sonra ekantın emailini değiştiricez gizli soru soruyo diyo lisedeki en yakın arkadaşın kim?abo cevap neydi lan dedim çeşitli isimleri tek tek,ardarda sıralıyorum yok olmuyor.sıçıyım ekantı gibi dedim.neyseki kontrolü kaybetmedim zor durumlardaki en büyük kılavuzumuz bilge oluşum sörçırpörçıra başvurdum.lan kesin saçma bişey yapmışımdır ama acayipte komiktir dedim evet gerçekten salakça ve komik bi cevapmış ama ekantın güvenliği için bunu burda yazmıyacağım elemana günahtır.isteyenlere özelden söylerim ;)
neyse bindim otobüsüme eve gidiyorum baktım güneşte sarı bi renkle batıyor,sanki:lan sarı hadi gene iyisin şanslı günün bugün gibisinden.

12 Şubat 2010 Cuma

bir kızılderili:Ambar Siken



ne zamandır izledim izliycem,indirdim ispanyolca altyazılı çıktı kalitede tırt sıçarım dedim sildim.en son koydum atarı bulureyini indirdim dance with wolves un.bulureyde nası bişimiş lan,şu tatil vesilesiyle(silesiyle sıtayla)bi sürü filmdi diziydi izledim,izlerken keyif almaz hale gelmiştim.bulurey önceden izlemediğimden değilde evde izlediğimden midir,acayip etki yarattı normalde kafama göre ultra bayabileceğim filmi lan ne güzel gösteriyo diye diye 3cü saate getirdim.bundan sonra cigabaytı neyse bulurey indirecem filmleri
filmde nası versyonuysa 4 saat külfet.tenefüs vere vere izliyorum,şimdi 3cü saate geldim.kızılderilileri pek sevmiyodum bu 3cü saate gelene kadar.meyer adamlar iyiymiş ama.öyle kirli pasaklı değiller,çılgınlar gibi eylenmeside biliyolar.barış çubuğu desen soldan dönüyo.neyse kısacası sevdim kerataları.
filmin başrolündede kevın kostnır oynuyo.tamda rolünün adamı olmuş,kendisi kuzeyli savaşçıda sonra bi allem ediyo kallem ediyo bişi kulesine attattırıyo kendini(torpili varmış).kuledede kimse kalmamış bu tek takılıyo.sonra bi şekilde bi kızılderili kabilesine yancı oluyo.bide bi kurt sardırıyo buna arkadaş oluyolar.neyse kurtlar bu şakalaşırken görüyo bu kızılderililer diyolar bunun adı kurtlarla dans eden olsun.
dedim kendi kendime kızılderili olsaymışım adım ne olurmuş,bence bunun feysbukta uygulaması olsun hangi kızılderili adıyım diye.adları küçük şakalara oyunlara göre veriyo bu kızılderililer.benim numaram şakam neki diye sordum kendime,şu yaşa gelmişim bi kızılderili ismi hak edebilmiş miyim?üzüldüm biraz çok başarızmışım gibi oldu,sonra aaa Ambar Siken'im ki ben dedim.hemen akıllarda merak uyandırdım tabi niye bu adı seçtim diye.
4 yaşındayken ben köye gitmiştik(kızılderili ortamına en çok yaklaştığım zamandır heralde).böyle ata biniyoz balık tutuyoz filan hep ekşınlar bişiler.bigün aney derede çamaşır yıkıyodu bende takılcak adam bulamamışım aneyle bağları kuvvetlendiriyim dedim.gittim yanına suyla oynuyom balıkları iribaşları,gerek deynek olsun gerek elimle dürterek kaktırarak yakalama çabasına girdim.e 4 yaşında bebe düşer kafayı yarar boğulur filan diye aney korktu mu neyse artık,gitte bari ambarın arkasından oltayı al onlar tut dedi.4 yaşına kadar ankarada yaşamış bi çocuğun ambarı bilebilme yüzdesi %50den azdır heralde.bende o azınlıktayım(hakların kardeşliği,yaşasın ambar bilmeme özgürlüğü,cahillik mutluluktur...)
gittim ambar diye evin kapısının arkasına bakıyorum,duvar var lan başkada bişi yok.aynı hızla geri aneye koştum yookki ya orda bişi dedim tezcanlı.olum ambarın arka tarafında işte git bulursunla bi daha aynı heyecanı yaşattı.koştum yine baktım kapının arkasına yine kötü duvar.bu sefer iyi bi hırsla gittim ya yokki orda of ne güzel balık tutucaktım :( dedim.iyi bakmamışsındır oğlum ordaydı ben gördüm dedi ve tekrar kandırmayı başardı beni.bu sefer bulucaktım,çok iddialıydım kapıyı açtım ama sanki ona ambarmışçasına davranıyorum dile gelicekte oltayı bana vericek diye düşünüyorum.baktım arkaya gene yok olta molta!
bu sefer 4 yaşında ne kadar sinirlenilirse öyle koştum aneyle.4 yaşına kadar ambarı duymasamda dededen sikerim lafını duymuşum.evet sikerimi duyma ihtimali ambardan daha çok.çamaşır yıkamaya dalmış anneme sikerim ambarını dedim.çamaşırlarla güle güle annemde girdi suya beş dakka filanda güldü durdu öyle.sonra 12 yaşıma kadar sülalede çeşitli dayı amca enişte kayınço arasında ehehe ambarını sikim mi demiştin lan ehehe gel gel bide şunlara anlat diye gezdirildim.
kızılderili kabilesi olsak adım Ambar Siken olurdu bu nedenle.

giriş


giriş çok önemli olduğundan(insanların üstünde ilk etki önemliymiş,kitaplarda ders diye öğretiliyo bu bilgi valla inanmazsanız açın bakın) size kendimle ilgili güncel bir bilgiyi anlatıcam.şimdi ben kulak çöpü kullanmayı çok seven birisiyim,yıllardır da ipeğin kulak çöpüyle aramızda seviyeli bir ilişki var.her banyodan çıktığımda kutunun üstündeki rozalinda gibi kadının verdiği özgüvenle kulağımı temizliyorum.çok bi kendime güven geliyo,diyorum şimdi sebastiyan gelse pırıl pırılım hemen gidip entrikalar çevirebiliriz.
kulak çöpü bitmeye yakın olduğundan, hemencecik düşünceli annem almış yeni bir kutu daha.yine yıkandım çıktım güzelce tıraş oldum,en keyifli kısım olan kulak temizliğine geldim ki işte burda fırtınalar koptu.kutunun üstündeki o saçlarının kahkülü inceden sarı olan rozalinda gitmiş yerine karadeniz doğal güzeli bi bayan gelmiş.meksika ateşi dolu hayattan kopmanın acısı ve doğal güzelliğin lezzeti beni haykırışlara sürükledi.üzülsem mi sevinsem mi bilemedim.
hiç bir sırrımı ailemden saklamadığımdan,onlarla konuşup rahatlamayı denemeye karar verdim.sonra baktım televizyonda hanımın çiftliği var,onu izliyolar.çok hararetli tartışmalar var,biri diyo ağabey diyo zaten başından beri çiftliğe hanım gelmekti onun amacı sonra bişeyler daha diyo oraları unuttum,ağabey hiç durur mu yapıştırıyo cevabı sus artık diye.sonra çok üzüldüm benim niye hayatım böyle değil,kulak karıştırıp üzülüyorum lan!millet çiftliğe hanım getiriyo hanım neler ediyo ne biçim hayatlar.
neyse iyi bi giriş oldu zannımca,kendimi tanıtma fırsatı buldum.